Sosyal Medya

Makale

Duyarsızlığımızın Hali Pürmelali…

Kelimelerin duyarsızlaÅŸtığı bir zeminde duyarlılık üzerinden bir dünya kurmanın hayali ile yeni bir anlam söyleminin karakteristik özellikleri üzerinden yeni kurulan bir ahlak anlayışı ile yaÅŸamın anbean varlığı ile yürütülecek bir çabanın anlamsızlığına yapılacak vurgunun anlamsızlığını kavramadan kelimelere yeni bir duyarlılık zemini inÅŸa etmek kolay olmayacaktır.

Sadece kelimeler mi duyarlılığını kaybediyor? Hayır! Aslında kelimeler ile birlikte neredeyse her ÅŸey anlam yitimine uÄŸruyor. Bu anlam yitiÅŸi üzerinde duranların da ayrıca bir anlam yitimi ile malul olmaları, yitiÅŸi saÄŸlayan unsurların doÄŸru bir ÅŸekilde anlamlandırılmasını ve kavramsallaÅŸtırılmasını engellemiÅŸ oluyor.

Bir duyarsızlaÅŸma olgusu ile birlikte bir anlam kaymasının kaçınılmaz bir sonuç olduÄŸu üzerine bir tartışma yapmayı ihtiyaçtan vareste kabul edebiliriz. Çünkü duyarsızlaÅŸma yoÄŸunlaÅŸan ahlaki yozlaÅŸmanın yaÅŸamın odağına yürüyüÅŸünün belirtisi olmalıdır. Toplumsal ve bireysel zeminde oluÅŸan her yanlış adım, yorumlama ve çıkara dayalı her hareket beraberinde derinleÅŸen bir anlamsızlığı oluÅŸtururken süreç içinde de duyarsızlığın zemini olur.

‘Balık baÅŸtan kokar’ atasözü çözülmenin baÅŸlangıç adımının nereden baÅŸladığını gösteren önemli bir göstergedir. Çünkü iktidardan baÅŸlayan yozlaÅŸma ve haksızlıklar serisi, ahlaka ve dolayısı ile anlama dair bakışı flulaÅŸtırır. Bu fluluk ise anlamsızlığı bütün toplumsal katmanlara sirayet ettiren bir zemine dönüÅŸür. Böylece sıradan insanların dahi artık bir güvensizlik girdabını girdiÄŸini gördüÄŸünüz an hikâyenin sona doÄŸru yürüdüÄŸünü gözlemlemiÅŸ sayılırsınız. Tam bu noktada artık çözülme bir bireysel sorundan toplumsal soruna doÄŸru evrilir. Ve her eylem, hareket ya da davranış kodu çözülmeyi, dolayısı ile anlamsızlığı ve duyarsızlığı çoÄŸaltan bir ÅŸeydir.

Duyarsızlığı çoÄŸaltan ÅŸey; salt iktidar üzerinden bir okumaya tabi kılınırsa bir eksik boyut kalabilir. Bu yüzden her eylemin kendisi; bireysel hataların kendi tabiatı da aslında örneklik üzerinden bir yozlaÅŸmayı çoÄŸaltan ve çoÄŸalma karşısında iktidara da meÅŸru bir zemin inÅŸa eden tutumu ortaya çıkarabilir. Daha doÄŸru bir deyimle hem birey hem toplum ve hem de iktidar birbirlerini besleyerek yozlaÅŸmayı birlikte çoÄŸaltırlar. EÄŸer yozlaÅŸmaya yönelik ciddi bir idrak oluÅŸmaz ve buna yönelik bir çaba ve gayret ortaya konmazsa bu kaçınılmaz bir sona dönüÅŸüyor. Çünkü günah sirayet edici bir karaktere sahiptir, tıpkı iyiliÄŸin de sirayet edici bir karaktere sahip olması gibi…

Ä°yiliÄŸin, güzelliÄŸin, doÄŸruluÄŸun, adaletin ve hakkaniyetin bir söylem üzerinden istismarı da beraberinde bir ÅŸüpheyi ve yozlaÅŸmayı saÄŸlayan bir vasatı oluÅŸturduÄŸu gözlerden kaçmamalıdır. Bir kötülük, kötülük olarak varlık sahasına çıktığında ona yönelik bir tepkiselliÄŸi de içerir. Ama bir kötülük iyilik adı altında gerçekleÅŸtirildiÄŸinde ise yanıltıcı ve yansıtıcı özelliÄŸi yüzünden yozlaÅŸmanın temelini atabilir. Bu gerçek genelde göz ardı edilir. Ayrıca bu daha çıkarı önceleyen küçük bir adım olarak tanımlanır ve kiÅŸi kendi meÅŸru zeminini inÅŸa etmede zorlanmaz görünebilir. Ama zaten bütün büyük doÄŸrular ya da yanlışlar küçük bir adımla baÅŸlar.

Duyarlılık, yaÅŸama anlamını veren bir ruhsal idraktir. Ä°nsan, bu duyarlılık üzerinden yaÅŸamın anlamını kelimelerin ruhuna taşıyabilir ve anlamı yeniden yaÅŸamsal hale dönüÅŸtürebilir. Ama bu durumun gerçekleÅŸebilmesi içinde duyarsızlığı doÄŸru bir ÅŸekilde tespit etmeli ve buna yönelik bir direnci hem söylem düzeyinde hem de eylem düzeyinde harekete geçirebilme baÅŸarılabilmelidir. Bu baÅŸarıdır ki bizi toplumsal ve bireysel duyarlılığı inceden inceye yeniden inÅŸa etme imtiyazına taşısın. Ä°ÅŸte bu imtiyaz bizi yeniden duyarlılık üzerinden bir anlama ve bu anlamı taşıyan bir söyleme ve bu söylemi eyleme dönüÅŸtürecek dava adamına taşıyacaktır.

Kelimeler deyip geçmeyin!

Ä°nsan bütün oluÅŸ ve bozuluÅŸ dünyasını kelimelerle süsler. Kelime olmadan iletiÅŸim olmaz! Elbette ki iletiÅŸimi sadece kelimelere terk etmiÅŸ deÄŸiliz, ama kelime diÄŸer iletiÅŸim özelliklerini de taşıyıcı ve kalıcı hale getiren önemli bir etkendir. Bu yüzden kelimelerimiz, bizi taşıyan, bizi anlatan ve bizi bir idrak üzerinden betimleyendir.

Kelimeler, duygularımızı betimlediÄŸi gibi sosyal alanı da betimlerler. Kelimeler bir ifade aracı olmaktan çok öte bir anlama haizdirler. Biz kelimelerle varız! Kelimelerle yol alırız. Kelimelere yaslanırız. Kelimeler bizim yoldaşımızdır. Kelimeler bizim hem sihrimiz hem de azığımızdır. Kelimeler yeri geldiÄŸinde düÅŸmana sıkılan bir kurÅŸun yeri geldiÄŸinde de yarayı saran bir merhemdir.

Åžöyle bir itiraza hazır olmalıyız! Ama bazen kelimeler kifayetsiz kalıyor! Evet, kelimelerin kifayetsiz kalması bir duygusal yoÄŸunluÄŸun kelimeler aracılığı ile ÅŸu an ifade edilmesinin zorluÄŸuna delalet eder. Bu doÄŸrudur. Ancak o duygusal yoÄŸunluÄŸun üzerinden zaman geçtiÄŸinde o duyguyu en keskin kelimelerle ifade edecek bir zihni yapıya sahip olanda insandır. Bunu da unutmamak gerekir!

Åžimdi ÅŸuna da dikkat çekelim: hep ÅŸikâyet üzerinden temellenen sızlanmalar, eleÅŸtiriler ve söylemler aslında farkında olmadan bizi yozlaÅŸmanın istikrarına taşıyor. Burada samimiyetin önemini yeniden vurgulamak kaçınılmaz olmalıdır. Çünkü samimiyet bizi doÄŸru noktaya taşıyacaktır. Yani samimiyet; bir ÅŸeyin ‘ne ise o olduÄŸu’ konusunda bize ışık tutacak ve böylece o ÅŸeyin ne olduÄŸuna dair yalın bir gerçekliÄŸe sahip olmamıza zemin oluÅŸturabilecek belki de yegâne ÅŸeydir.

Evet, duyarlılığımızı samimi bir zeminde inÅŸa ederken bu duyarlılığımız üzerinden çıkar beklentisi içinde olmamayı peÅŸin bir tavır olarak belirlemeliyiz. Böylece sahici ve samimi bir duruÅŸ üzerinden bu duyarlılığı iÅŸlevsel ve iÅŸlemsel hale getirebiliriz. Böylece daha iyi bir dünyayı kuracak anlam dizgesini bireyin ve toplumun kalbine ilka ederek duyarlılığı bireysel ve toplumsal idrak üzerinden iktidarı da buna zorlayan bir tutumu meÅŸruiyetin kendisi haline dönüÅŸtürebiliriz…

YaÅŸadığımız bu anda siyasi söylemlerin ve partilerin propaganda dili üzerinden oluÅŸturulan havanın ikame ettiÄŸi olumsuz zemini de dikkate sunarak kendimizi bu zeminden koruyarak varlığımızı anlamlı hale getirebiliriz. Karşılıklı salvolarla ortamın tozu dumana katan yapısı ve doÄŸrunun hep flu bir tuval üzerinden okumaya zorladığı kitlelerin gerçek ve doÄŸruya uzanmaları öyle kolay olmadığı bedihidir. Bu tutumu belirgin kılan aydın ve entelektüellerin de koroya katılmaları iÅŸi daha da zorlaÅŸtırmaktadır. O zaman akıl ve ruh saÄŸlığı için görüntüye deÄŸil de görüntünün arkasına sirayet edecek kelimeler bulmak ve tam da bu bulanık zeminde basiret üzerinden bir yaklaşımla görüntünün gerisindeki hissi, duyguyu ve beklentiyi kavramak bizi duyarsızlıktan koruyacak ÅŸeydir. Ä°ÅŸte bu ÅŸey çok kıymetli ve önemli ama maalesef bu kıymet ve önem tam olarak bir türlü anlaşılamıyor!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.